Çay?

Burak Oguz
2 min readDec 5, 2021

--

Tekrar yazmaya başlamamın hatrına herkese benden çay! Şakir’e tabii ki yok!

Şaka bir yana, ilk yudumlanışının üzerinden neredeyse 5 bin yıl geçmiş olmasına rağmen çay, temel tüketim formunu günümüze kadar korumuş ve birçok kültürde kendine yer bulmuştur.

Bugün, Çinli bir arkadaşım sayesinde öğrendiğim ve “öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler” kategorisinde yer alan birkaç bilgi paylaşacağım.

Yaklaşık 5 yüzyıl önce, yani henüz insanlar domates ile yeni yeni tanışmışken; Avrupa kıtasına ilk çay tanesi düştü. Avrupalılar, bu bitkiye “çay” yerine “tea” demeyi tercih etti. Bunun sebebi ise; bu bitkiyi getiren Çinli tüccarların “t’e” diye pazarlamasından mütevellit.

Çayın Osmanlı’ya girişi benzer dönemlere rastlasa da bu bitkiyi bizlere ulaştıran tüccarlar “t’e” yerine “ç’a” demeyi tercih etmişler. Aslında çay aynı çay fakat, farklı bir rotadan gelmiş. Avrupa kıtası çayı deniz ticareti ile temin ederken, Osmanlı ipek yolu üzerinden çayla tanışmış ve bu iki farklı ticaret yolunu domine eden tüccarların kullandığı dil birbirine çok da benzemiyormuş.

Özetlemek gerekirse Çin’de en yaygın dil Mandarin Çince’sidir, fakat birçok bölgesel dil ve lehçe(?) hala kendine yer bulmaktadır. Bizim dilimizdeki çay; etimolojik olarak hakim dil olan ve çoğunlukla ipek yolu tüccarları tarafından kullanılan mandarin Çincesindeki, 茶 (ç’a) kelimesine dayanmaktadır. Fakat Çayı yetiştiren ve deniz yolu ile Avrupa ile tanıştıran Kanton bölgesinin insanlarının kullandığı “Amoy” lehçesinde “thea sinensis” bitkisine “t’e” deniyordu.

Yani dilimizde ve damağımızda kendine kolayca yer bulan çay; hemen hemen hiçbir kültürde adını değiştirmemiş ve Osmanlı’ya Mandarin Çince’si kullanan tüccarlar sayesinde direkt üreticiden değil, ek komisyon ile giriş yapmıştır.

Kanal Kenarında Geleneksel Bir Çay Evi — Suzhou ©burakoguz
Kanal Kenarında Geleneksel Bir Çay Evi — Suzhou / ©burakoguz

Burada bazen sınıflandırılmış eski notlarımı, bazen yeni öğrendiklerimi, bazen de mesleğim ve hobilerim ile ilgili araştırmalarımı paylaşacağım ve sanırım bunların ilki, eski bisiklet turlarımda aldığım günlük notlar ve fotoğraflar olacak.

Ayrıca; girişi çay ile yapmış olsak da iflah olmaz kafein bağımlılığıma ve bir diğer kadim Asya halkı olan Japon’ların günümüzde tükettiğimiz kahveye “aro” dedirtecek füzyoner katkılarına da değineceğiz.

Uzun yıllar sonra buraya baktığımda, kayda neler geçmiş diye kurcalamak eminim ki çok keyifli olacak.

Afiyet Olsun!

--

--

No responses yet